Nazarı Olan Kişi

  • ÖNCELİKLE  NAZARI, GÖZ DEĞMESİ OLAN KİŞİ, BAŞKALARINA ZARAR VERMEMEK İÇİN NE TÜR TEDBİRLER ALMALI?

Nazarı olduğunu bilen kimse;

– Mümkün olduğunca başkasına gözünü dikerek bakmamalıdır.

– Bakışlarının yoğunluğunu azaltmalıdır.

– Genel olarak dünyalık olan her şeyin fani olduğunu düşünmeli, onların öyle kalbin alakasına değecek bir yanlarının olmadığını düşünmelidir.

Çünkü, nazar genellikle hassas olan gözlerin yanında bakılan konuya hassas olan kalplerin etkisiyle olur.

Yani kişi, bir şeye bütün kalbiyle düşkünlük gösterir, ondan -şuursuz da olsa- bir nevi kıskançlık doğar, ondan da gözlerin nazar etkisi aktifleştirilir.

Bu sebeple, bu tür kişiler, prensip olarak baktıkları nesneyi, hayvanı veya insanı gözünde büyütmemeli, sıradan bir şey olduğuna kendini inandırmalıdır.

Tabii bunlar bir anda olmaz, hayatı boyunca bu çizgide kendini inandırmaya çalışmalıdır.

Aslında dünya sevgisini kalbinden çıkarmak her müminin görevidir.

– Zarar vermek kastıyla bir insana bakıp nazar değdirmek, elbette kul hakkına girer.


 HERHANGİ BİR ŞEY YAPMADAN SADECE DÜŞÜNEREK (NAZARLA) BÜYÜ YAPILABİLİR Mİ?

– Değişik kaynakların verdiği  bilgilere bakılırsa, düşüncenin bir gücü vardır. Bu güç negatif olarak kullanıldığı gibi, pozitif olarak da kullanılabilir. Telepati, nazar / göz değme, hipnotizma, manyetizma gibi olayların varlığı bunu göstermektedir.

Bediüzzaman Hazretlerinin bildirdiğine göre, ahiz amanda materyalist ve ateist cereyanların başına geçen büyük deccal, ispirtizma ve manyetizmanın hâdisatı nev’inden müthiş hârikalara mazhar olur. (bk. Mektubat, s. 57)

– Hastalıkları düşüncenin pozitif enerjisiyle tedavi edilebileceğini ve bu konuda bilimsel kanıta ulaştığını belirten Dr. Kammers bunu, “düşünce gücü ile fiziksel ve zihinsel bedenin ortak çalışması sonucu gelişen içgüdüsel bir tavır” olarak nitelendiriyor.

– İslam literatüründe “nazar / göz değmenin bir realite olduğu” kabul edilmekte ve bu konuda hadis rivayetlerine de yer verilmektedir. Nazar da bir anlamda bakan kişinin düşünce gücünü göstermektedir.

NAZARDAN KORUNMAK İÇİN, ÜZERLİK YADA DEFNE YAPRAĞI YAKMAK CAİZ MİDİR?

 

Nazar, mahiyeti ve nasıl olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı kimselerin bakışlarıyla olumsuz etkiler meydana getirebildikleri dinen de kabul edilmektedir. Nitekim Kur’an-ı Kerîm’de: “İnkâr edenler Kur’an’ı dinlediklerinde, neredeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi.” (Kalem, 68/51 ve 52) buyurulmaktadır.

Bir hadis-i Şerifte de: “Nazardan Allah’a sığının, çünkü nazar (göz değmesi) haktır.” (İbn Mâce, 2/1159) buyurulmaktadır.

Resulullah (s.a.v.)’in nazar değmesine karşı “Âyet’el-Kürsî ile İhlas ve Muavvizeteyn (Felâk, Nâs) Sûrelerini okuduğu; ashabına da bunları okumalarını” tavsiye ettiği rivayet edilmektedir. (Tecrîd Tercemesi, 12/90, Hadis no: 1932)

Nazardan korunmak üzere, üzerlik yakmak diye bir şey söz konusu değildir

 

 NAZAR / GÖZ DEĞMESİ GERÇEK MİDİR VE BÜYÜYLE İLGİSİ VAR MIDIR?

 

Parapsikoloji dilinde “psikokinezi” denilen nazar, yani göz değmesi bir çeşit büyülemedir. Baktığımız kişilerden veya eşyalardan çok defa gözlerimizi alamadığımız olur. Gözler ruhi fonksiyonları ve beyin gücünü en rahat ve en tesirli şekilde kullanabildiğimiz organlarımızdır. Bilim adamlarının da tespit ettikleri gibi, göz yoluyla bir çeşit hipnoz olayı gerçekleşmektedir. Yılan, fareyi, kuşu veya diğer avlarını böyle yakalar. Gözlerinden gönderdiği zehirli şualar yoluyla avının beyin fonksiyonlarını bozmakta ve talihsiz av, bir anlık göz göze gelmenin bedelini hayatiyle ödemektedir.

İşte aynen insanlar için de geçerli olan bu husus, göz yoluyla karşı tarafa zarar verebilmektedir. Bir kısım gözlerin nazar konusunda daha etkili olması da saydamlığının fazla olması ile ilgili olsa gerektir. İnsan özellikle kıskançlıkla ve kötü niyetle, yani kem gözle bir şeye baktığı zaman daha çabuk zarar verebilir. Bu yüzden kişinin beğendiği bir şeye ısrarla bakması hâlinde ona, “Allah dilemezse hiçbir şey olmaz.” anlamına gelen “Maşaallah” veya “Allah’ın bereketi üzerine olsun” anlamına gelen “Barekallah” demesi tavsiye edilmiştir.

 

Nazar haktır; nazara inanmak günah değildir. BİLAKİS İNANMAMAK GÜNAHTIR.

 

Göz değmesi hakkında rivayet edilen hadisler, bunun hak ve gerçek olduğunu açıklığa kavuşturmakta ve nazara karşı yapılması gereken hususları da ortaya koymaktadır. Yani nazar, bazılarının zannettiği gibi “batıl” bir inanç değil, hak ve gerçektir. Buhari, Müslim ve Ebu Davud’un İbn Abbas’tan rivayet ettikleri bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

“Göz değmesi haktır. Eğer kaderi (delip) geçecek bir şey olsaydı, bu, göz değmesi olurdu.” [Müslim, Selam 42, (2188); Tirmizî, Tıbb 19, (2063)]

Hz. Aişe (r.a)’den rivayet edilen bir hadiste de Hz. Peygamber (s.a.v)’in,

“(Göz değmesinden) Allah’a sığının. Zira göz değmesi haktır.”

buyurduğu nakledilmektedir.

Yine Sahiheyn ve Ebu Davud’da Ebu Hüreyre (r.a)’tan:

“Rasulullah (s.a.v)’in: “Göz değmesi haktır.” dediği rivayet edilmiştir.”[Buhari, Tıbb 36, Libas 86; Müslim, Selam 41, (2187); Ebu Davud, Tıbb 15, (3879)]

Ebu Davud’un Hz. Aişe (r.a)’den rivayet ettiği bir hadisi şerifte ise, gözü değen ve kendisine göz değmesinin zarar verdiği kimselere ait yapılacak işlemden bahsedilmektedir:

“Gözü değene (ain) abdest alması emredilir, onun abdest suyu alınır, bununla göz değmesine uğrayan (main) yıkanırdı.”[Ebu Davud, Tıbb 15, (3880)]

Ayrıca, Kalem suresinin 51. ve 52. ayetlerinin de nazara karşı tedavi edici özelliğinin bulunduğu söylenmektedir.

Nazardan korunmak için en sağlıklı yol dua etmek ve yukarıda Hz. Aişe validemizden nakledilen hadise göre hareket etmek gerekir. Yoksa nazar boncuğu, öküz boynuzu, at nalı, sarımsak vs. gibi, halk arasında yaygın olan batıl inançlara itibar edilmemelidir. Bunların hepsi yasaklanmıştır.

 

NAZAR / GÖZ DEĞMESİ GERÇEK MİDİR VE BÜYÜYLE İLGİSİ VAR MIDIR?

  

Parapsikoloji dilinde “psikokinezi” denilen nazar, yani göz değmesi bir çeşit büyülemedir. Baktığımız kişilerden veya eşyalardan çok defa gözlerimizi alamadığımız olur. Gözler ruhi fonksiyonları ve beyin gücünü en rahat ve en tesirli şekilde kullanabildiğimiz organlarımızdır. Bilim adamlarının da tespit ettikleri gibi, göz yoluyla bir çeşit hipnoz olayı gerçekleşmektedir. Yılan, fareyi, kuşu veya diğer avlarını böyle yakalar. Gözlerinden gönderdiği zehirli şualar yoluyla avının beyin fonksiyonlarını bozmakta ve talihsiz av, bir anlık göz göze gelmenin bedelini hayatiyle ödemektedir.

İşte aynen insanlar için de geçerli olan bu husus, göz yoluyla karşı tarafa zarar verebilmektedir. Bir kısım gözlerin nazar konusunda daha etkili olması da saydamlığının fazla olması ile ilgili olsa gerektir. İnsan özellikle kıskançlıkla ve kötü niyetle, yani kem gözle bir şeye baktığı zaman daha çabuk zarar verebilir. Bu yüzden kişinin beğendiği bir şeye ısrarla bakması hâlinde ona, “Allah dilemezse hiçbir şey olmaz.” anlamına gelen “Maşaallah” veya “Allah’ın bereketi üzerine olsun” anlamına gelen “Barekallah” demesi tavsiye edilmiştir.

Nazar haktır; nazara inanmak günah değildir.

Göz değmesi hakkında rivayet edilen hadisler, bunun hak ve gerçek olduğunu açıklığa kavuşturmakta ve nazara karşı yapılması gereken hususları da ortaya koymaktadır. Yani nazar, bazılarının zannettiği gibi “batıl” bir inanç değil, hak ve gerçektir. Buhari, Müslim ve Ebu Davud’un İbn Abbas’tan rivayet ettikleri bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

“Göz değmesi haktır. Eğer kaderi (delip) geçecek bir şey olsaydı, bu, göz değmesi olurdu.” [Müslim, Selam 42, (2188); Tirmizî, Tıbb 19, (2063)]

Hz. Aişe (r.a)’den rivayet edilen bir hadiste de Hz. Peygamber (s.a.v)’in,

“(Göz değmesinden) Allah’a sığının. Zira göz değmesi haktır.”

buyurduğu nakledilmektedir.

Yine Sahiheyn ve Ebu Davud’da Ebu Hüreyre (r.a)’tan:

“Rasulullah (s.a.v)’in: “Göz değmesi haktır.” dediği rivayet edilmiştir.”[Buhari, Tıbb 36, Libas 86; Müslim, Selam 41, (2187); Ebu Davud, Tıbb 15, (3879)]

Ebu Davud’un Hz. Aişe (r.a)’den rivayet ettiği bir hadisi şerifte ise, gözü değen ve kendisine göz değmesinin zarar verdiği kimselere ait yapılacak işlemden bahsedilmektedir:

“Gözü değene (ain) abdest alması emredilir, onun abdest suyu alınır, bununla göz değmesine uğrayan (main) yıkanırdı.”[Ebu Davud, Tıbb 15, (3880)]

  1. Ayrıca, Kalem suresinin 51. ve 52. ayetlerinin de nazara karşı tedavi edici özelliğinin bulunduğu söylenmektedir.Nazardan korunmak için en sağlıklı yol dua etmek ve yukarıda Hz. Aişe validemizden nakledilen hadise göre hareket etmek gerekir. Yoksa nazar boncuğu, öküz boynuzu, at nalı, sarımsak vs. gibi, halk arasında yaygın olan batıl inançlara itibar edilmemelidir. Bunların hepsi yasaklanmıştır. 

 

NAZARDAN NASIL KORUNUR . NAZAR İÇİN DUA VARMIDIR?

 

Nazarın mahiyeti ve nasıl olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı kimselerin bakışlarıyla olumsuz etkiler meydana getirebildikleri dinen de kabul edilmektedir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de, “İnkâr edenler Kur’ân’ı dinlediklerinde, neredeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi.” (el-Kalem, 68/51-52) buyrulmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Göz değmesi (nazar) haktır.” (Buhârî, Tıb, 36 [5740]; Müslim, Selâm, 41 [2187]) buyurmuş; yüzünde sarılık gördüğü biri için; “Bunun için dua edin, çünkü kendisinde nazar var.” (Buhârî, Tıb, 35 [5739]; Müslim, Selâm, 59 [2197]) demiştir.
Resûlullah’ın (s.a.s.) nazar değmesine karşı Muavvizeteyn (Felak ve Nâs) sûrelerini okuduğu; ashabına da bunları okumalarını tavsiye ettiği rivâyet edilmektedir (Tirmizî, Tıb, 16 [2058]; Nesâî, İsti‘âze, 37 [5494]).
Bunların yanında büyüye ve nazara karşı birden çok dua okunabilir. Hz. Peygamber (s.a.s.) torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i nazar ve benzeri olumsuzluklardan korumak için onlara şu duayı okurdu:

“Her türlü şeytan ve zehirli hayvanlardan ve bütün kem gözlerden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.” (Buhârî, Ehâdîsu’l-enbiyâ, 10 [3371]).
Yine Resûl-i Ekrem (s.a.s.), “Kim hoşuna giden bir şey görür de; ‘Mâşâallah lâ kuvvete illâ billâh’ (Allah’ın dilediği olur. Ondan başka kuvvet ve kudret sahibi yoktur) derse, ona hiçbir şey zarar vermez.” (Beyhakî, Şu‘abü’l-îmân, 4/212-213 [4060]) buyurmuştur.

 

NAZARA KARŞI NAZAR BONCUĞU TAKMAK CAİZMİDİR?

 

Nazarın mahiyeti ve keyfiyeti kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı kimselerin bakışlarıyla olumsuz etkiler meydana getirebildikleri dinen de kabul edilmektedir. Bir hadis-i şerifte, “(Nazardan) Allah’a sığının, çünkü nazar (göz değmesi) haktır.” (İbn Mâce, Tıb, 32 [3508]) buyrulmaktadır. Resûlullah’ın (s.a.s.) nazar değmesine karşı Âyete’l-Kürsî ile İhlâs ve Muavvizeteyn (Felâk, Nâs) sûrelerini okuduğu; ashabına da bunları okumalarını tavsiye ettiği; göz değmesinden kurtulmak için ayrıca doğrudan Allah Teâlâ’ya (c.c.) yakardığı rivâyet edilmektedir (bkz. Buhârî, Tıb, 32-38 [5735-5742]; Tirmizî, Tıb, 16 [2058]; İbn Mâce, Tıb, 32-36 [3508-3525]; Kâmil Miras, Tecrîd Tercemesi, 12/90).
Nazar konusunda Hz. Peygamber’in tavsiyelerini uyguladıktan sonra sonucu Yüce Allah’tan beklemek İslâm inancının gereğidir. Dinimizde nihai etkiyi Allah’tan başkasına atfeden tutum, davranış ve inanışlar yasaklanmıştır. Bu sebeple nazar boncuğu ve benzeri şeylerin, bunlardan medet ummak amacıyla boyuna veya herhangi bir yere takılması caiz değildir. Bu tür davranışlarda bulunanlar hakkında Resûlullah (s.a.s.), “Kim nazarlık takarsa Allah onun işini tamama erdirmesin.” (İbn Hanbel, el-Müsned, 4/154 [17440]) buyurmuştur. Diğer bir hadiste ise nazarlık takan ve nazarlığa koruyucu etki atfeden kimsenin Allah’a ortak koşmuş olacağı ifade edilmiştir (İbn Hanbel, el-Müsned, 4/156 [17458]). Nazardan korunmak için böyle hurafeleri terk edip Hz. Peygamber’in öğrettiği duaları yapmak gerekir (bkz. Buhârî, Tıb, 32-38 [5735-5742]; Tirmizî, Tıb, 16 [2058]; İbn Mâce, Tıb, 32-36 [3508-3525]; Kâmil Miras, Tecrîd Tercemesi, 12/90). Bu çerçevede Felak ve Nâs sûreleri yanında Hz. Peygamber’in (s.a.s.) torunlarına yaptığı şu dua da okunmalıdır: “Her türlü şeytan ve zehirli haşarattan ve bütün kem gözlerden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.” (Buhârî, Ehâdîsü’l-enbiyâ, 10 [3371]).

ÜZERİMDE NAZAR VAR DİYORSANIZ veya BU DURUMDAN ŞÜPHELENİYORSANIZ ZAMAN KAYBETMEDEN 

ABDULKADİR HOCA İLE İLETİŞİME GEÇİN

 

 

 

Nazar İçin Uyarı

 

  •  BİRİNCİ UYARI:

Gözdeğmesi (nazar) bazan insanlardan olur, bazen de cinlerden olur.

Mü’minlerin annesi Ümmü Seleme (r.a.)’dan rivayete göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, evinde bir kız görmüştü. Kızın yüzünde bir değişme farketti ve şöyle buyurdu:

“Ona rukye yapınız (okuyup üfleyiniz). Çünkü onda gözdeğmesi (nazar) vardır.” (Buharî ve Müslim, Ümmü Seleme’den rivayet etmişlerdir.)

Hafız el-Bağavî diyor ki: “Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz nazar değmesine işaret ederken cinlerden nazar değmiş olacağını kasdetmiştir.”

Deniliyor ki: “Cinlerin nazar etmesi, mızrak ucundan daha tesirlidir.” Şüphe yok ki, insan kirli elbiselerini değişmek için çıkardığı vakit, yahut tuvalet ihtiyacını gidermek için, ya da bir başka sebeple avret yerini açtığı vakit, cinlerin nazarından korunmak için dua etmelidir. Bu da Cenab-ı Hakk’ın ismini zikretmekle olur.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Onlardan (insanlardan) biri helaya girdiği zaman, başka bir rivayette, elbisesini çıkarıp bir yere koyduğu zaman bismillah demesi, cinlerin gözleri ile Âdemoğlunun avret mahallinin arasında bir perdedir.” (Tirmizî. Sünen’inde ve Ahmed b. Hanbel de Müsned’inde rivayet etmişlerdir.)

 

  •  İKİNCİ UYARI:

Cenab-ı Hakk’ın ihsan ettiği sağlığı, güzelliği, nâil olduğu nimetler ve sair sebeplerle gözdeğmesine hazır olan kimse, daima tedbirli olmalı ve kendisini teşhir etmemelidir.

Özellikle kadınlar kendi güzelliklerini ve bilhassa kız çocuklarının güzelliklerini aşırı derecede teşhir etmemelidirler. Çünkü bunun sonucunda birçok üzücü olaylara şahit olunmaktadır.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz Esma binti Umeys (r.a.)’a hitaben şöyle buyurmuştur:

“Bana ne oluyor ki, kardeş oğullarının cisimlerini zayıf görüyorum! Yardıma muhtaç duruma gelmişler.” [Müslim, Câbir b. Abdullah (r.a.)’dan rivayet etmiştir]

Bunlar Hz. Cafer b. Ebu Tâlib’in çocukları idiler. Esma dedi ki: “Onların bir hastalıkları yok. Fakat onlara nazar değdi.”

Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu: “(O halde) sen onlara rukye yap. (okuyup üfle.)”(Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/333.)

  •  ÜÇÜNCÜ UYARI:

İnsanlardan bazıları rukye tedavisi (okuyup üfleme) talep ettikleri zaman, okuyan kişinin inancının sağlam olup olmadığını, maksadını, ilmini araştırmıyorlar. Bu sebeple de sahtekârlara, büyücülere ve kötü maksadlı olanlara yöneliyorlar. O bozguncular, yapıcı olmaktan çok yıkıcıdırlar. Hatta onların içinde niceleri vardır ki, haram olan şeyleri, yahut bid’atları, ya da şirk olan şeyleri insanlara emrederler. Böyle kimselerin şerlerinden muhafaza etmesini Yüce Allah (c.c.)’dan dileriz.

Rukye (okuyup üfleme) talep eden kimseye gereken şey, dikkatli olması ve işini sağlam apmasıdır. Yani, ya kendisi okumalı, Yahut da buna ehil olan imanlı ve ihlâslı kimseleri bulmalıdırlar. Şunu da iyi bilmelidir ki; eğer şeriatın uygun gördüğü şartlar uygun olmazsa, rukye yapmak caiz olmaz.

Hz. Yusuf Aleyhisselâm’ın kıssasını anlatan şu ayetin mânâsını derin derin düşünmeliyiz:

“Ayrı ayrı kapılardan (şehre) girin (ki size nazar değmesin.) Yine de Allah’ın takdir ettiği bir şeyi ben sizden gideremem. Hüküm ancak Allah’ındır. Ben ona güvenip dayandım. Tevekkül edenler de yalnız ona güvenip dayanmalıdırlar.”(Yusuf, 12/67)

Bilmelidir ki, gözdeğmesinden (nazardan) korunmak ve onu tedavi etmek, ancak Allah (c.c.)’dan ve onun Resûlü’nden gelen şeylerin doğruluğuna inanmakla mümkün olur. Eğer bu konuda şüphe ve tereddütleri olursa, ilacın tesiri de azalır

ÜZERİMDE NAZAR VAR DİYORSANIZ veya BU DURUMDAN ŞÜPHELENİYORSANIZ ZAMAN KAYBETMEDEN 

ABDULKADİR HOCA İLE İLETİŞİME GEÇİN

 

 

Nazar Değerse Ne Yapmalıyız

 

ÖNCELİKLE  nazara karşı tedbir  yazısını okuyun!!

Nazar değdikten sonra da şeriata uygun çareler vardır.

Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde bu hususa işaret eden deliller bulunmaktadır.

Yine şu sure ve ayetler, dua maksadıyla okunmalıdır:

  1. a) Fatiha Suresi,

b)Ayetü’l-Kürsî,

  1. c) Felâk Suresi,
  2. d) Nâs Suresi,
  3. e) Ayrıca Cebrail Aleyhisselâm’ın, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’e okuduğu ve öğrettiği şu dua okunmalıdır:

“Allah (c. c.) ‘in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim). Sana eziyet veren her şeyin şerrinden, her nefsin yahut hased edenin kem gözünün şerrinden Allah (c.c.) sana şifa versin. Allah (c.c.)’in ismi ile sana rukye ederim.” (Buharî, Kitabu’t-Tıb, 38; Müslim, Kitabu’s-Selam, 40; Ebu Davud, Kitabu’t-Tıb. 19; Tirmizî, Kitabu’l-Cenâiz, 4; İbn-i Mâce. Kitabu’t-Tıb, 36. 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned. 6/332.)

Yine Resûlüllah (s. a.v.) Efendimiz’in bir hastalığı olduğu zaman Cebrail Aleyhisselâm gelir ve şu duayı okurdu:

“Allah (c.c.) ‘in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim). Allah (c.c.) bütün hastalıklardan sana şifa versin. Hased ettiği zaman hased edenin şerrinden ve bütün kem gözlülerin şerrinden (seni korusun.)” [Müslim, Hz. Âişe (r.a.)’dan rivayet .etmiştir.]

Bazı İslâm büyüklerinden nakledilmiştir ki; gözden sakınmanın şartı, iyilikleri, güzellikleri, zînetleri gizlemektir. Bir kimsenin kendisini, ailesini veya çocuğunu süsleyip el âleme teşhir etmesi uygun değildir. Allâme İbnu’l-Kayyım diyor ki:

“Kim bu duaları okuyup tecrübe ederse, faydasının derecesini ve ona ne kadar çok ihtiyaç bulunduğunu anlar. Bu dualar, nazar edenin tesirine mâni olur. Onu okuyan kimsenin imanının kuvvet derecesine göre nazarın etkisini giderir. Çünkü bu dualar silahdır. Silah ise, kullanana göre etkili olur.”

Abdullah es-Sâcî (r.a.)’ın anlattığına göre, kendisinin çok güzel bir devesi vardı.

Birgün devesine binerek yol arkadaşları ile beraber sefere çıktı. Yolculardan biri vardı ki, gözü değerdi. Bu durumu bilenler Abdullah’ı uyardılar. Devesini o adamın gözünden sakınmasını söylediler. Abdullah o adamın, devesine bir zarar veremeyeceğini söyleyip pek aldırmadı. Abdullah’ın sözlerini ve davranışını da o adama anlattılar. Adam, kendisini ispat etmek için Abdullah’ı kollamaya başladı. Bir mola sırasında Abdullah oradan ayrılınca, adam hemen gelerek deveye nazar etti. Biraz sonra deve hastalanıp yere düştü. O sırada Abdullah da çıkageldi. Deveyi o vaziyette görünce neler olduğunu sordu.

Dediler ki: “Sen gidince hemen o adam gelip deveye nazar etti. Hayvana bakınca o da bu hâle geldi.”

Bunun üzerine Abdullah: “O adamı bana gösterin” dedi. Onlar da gösterdiler. Abdullah, adamın yanına varıp karşısında durdu. Sonra şu duayı okudu:

“Allah (c.c.)’ın ismiyle hapsedenin hapsinden, kuru taşın (şerrinden), yakıcı kıvılcımın (şerrinden Allah ‘c.c.)’a sığınırım). Nazar edenin gözdeğmesi, kendi aleyhine dönsün ve en sevdiği kişinin üzerine dönsün.”

“Gözünü çevirip de (sema’ ya) bak! Bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözünü iki kez çevir de yine bak. Göz hor, hakir, bitkin ve ümidini kesmiş olarak tekrar sana döner.” (Bu duanın son kısmı, Mülk Suresi’nin 3. ce 4. ayetleridir. bk. Mülk, 67/3-4..)

Abdullah es-Sâcî bu duayı okuyunca gözdeğmesi kalktı. Allah (c.c.)’ın izni ile devesi iyileşti.

ÜZERİMDE NAZAR VAR DİYORSANIZ veya BU DURUMDAN ŞÜPHELENİYORSANIZ ZAMAN KAYBETMEDEN 

ABDULKADİR HOCA İLE İLETİŞİME GEÇİN

 

Nazar İçin Tedbir

  • 1) BİRİNCİ TEDBİR: 

Sabah ve akşam koruyucu dua, evrad ve zikirlere devam edilmelidir.

Onları okuyan kimseyi Allah (c.c.) nazardan muhafaza buyurur. Okunacak sure ve dualar çoktur.

Bazıları şunlardır: Fatiha Suresi, Ayetü’l-Kürsî, Felâk Suresi, Nâs Suresi,

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in okuduğu muhtelif dualar. Nazara karşı şu duayı okumalıdır:

“Yarattığı şeylerin şerrinden Allah (c. c.)’ in tam olan kelimelerine sığınırım.” (Ebu Davûd, Tıp, 19; Dârimî, İsti’zan, 48; Muvatta, İsti’zan, 34; Ahmed b. Hanbel, 4/430)

Yine şu duayı okumalıdır:

“Bütün şeytanlardan, zararlı hayvanlardan, Kem gözlerden Allah (c.c.)’ın tam olan kelimelerine sığınırım.

Hiçbir iyinin ve kötünün yapamadığı ve Allah (c. c.) ‘in yaratıp vücuda getirdiği bütün şerlerin şerrinden,

Gökten inenlerin ve göğe çıkanların şerrinden,

Yerde bitenlerin ve yerden çıkanların şerrinden,

Gecenin ve gündüzün fitnelerinin şerrinden,

İyilik için kapı çalan hariç, gece ve gündüz her kapı çalanın şerrinden Allah (c. c.) ‘ın tam olan kelimelerine sığınırım.

Ey Rahman (olan Allah’ım).” (Buharî, Kitabü’l-Enbiya, 10; Müslim, Kitabu’z-Zikr, 54, 55) 

Yine şu ayeti okumalıdır:

“Doğrusu inkâr edenler, Kur’an’ı duydukları vakit (sana olan düşmanlıklarından dolayı) neredeyse gözleri ile seni yere sereceklerdi! Hâlâ da (senin için) mutlaka o, delidir, diyorlar. Halbuki Kur’an, bütün âlemler için bir öğütten başka bir şey değildir.” (Kalem, 68/51, 52.)

İnsanların ahvâline bakan kimse, nazar konusunda onlarda bir umursamazlık olduğunu görür. Oysa ki, bilhassa bebeklerin ve küçük çocukların şeriata uygun dualarla nazardan korunmaları gerekir.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)’ı şu dua ile koruyordu:

“Sizi, bütün şeytanlardan, zararlı hayvanlardan, kem gözlerden, Allah (c.c.)’ın tam olan kelimelerine sığındırırım.” (Buharî, Abdullah b. Abbas’dan rivayet etmiştir.)

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, torunları olan Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)’a hitaben yine şöyle derdi:

“Şüphesiz ki, sizin atanız (İbrahim Aleyhisselâm) İsmail’i ve İshak’ı onlarla koruyordu.” (Buharî, İbn-i Abbas’dan rivayet etmiştir.)

  • 2) İKİNCİ TEDBİR: 

Nazar değmesinden korunma yollarından biri de, korktuğu ve şüphelendiği kişilerin yanında güzelliklerini teşhir etmemelidir.

Hafız el-Bağavî “Şerhü’s-Sünne” eserinde anlattığına göre, Hz. Osman b. Affan (r.a.) çok güzel bir çocuk görmüştü. Bunun üzerine, onu nazardan korumak için çocuğun velisine şöyle dedi: “Bu çocuğun çenesine siyah boya sürerek onun güzelliğini kamufle ediniz

  • 3) ÜÇÜNCÜ TEDBİR:

Göz değmesinden korunma yollarından biri de görüp beğendiği bir şey hakkında, gören kişinin bereketle dua etmesidir.

Bir kimse, kendi gözünün başkasına zarar vermesinden korkarsa, ona baktığı zaman şöyle demelidir:

“Allah (c.c.) onu sana mübarek etsin.” (Benzer ifade ile bk. Ebu Davud. Nikâh, 36; Tirmizî, Nikâh, 7; İbn-i Mâce, Ezan, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/281.)

Veya şöyle demelidir:

“Ya Rabbi! Ona mübarek eyle.” (Benzer ifade ile bk. Müslim, Zühd, 74; Ebu Davud, Vitir, 31; Nesaî, Zekât, 12; İbn-i Mâce, Zühd, 8; Ahmed b. Hanbel, müsned, 3/108, 188, 5/77.)

Yahut şöyle demelidir: “Mâşâallah (Allah ne güzel yapmış) Allah’tan başka kuvvet (sahibi) yoktur.” (Ebu Davud, Edeb, 101.)

Ya da buna benzer dualar etmelidir. O zaman Allah (c.c.)’ın izni ile zarar defolur gider.

Kendi nefsinden, başkasına nazar değmiş olmasından şüphelenen ve endişe duyan kimsenin yapması gereken şey, Allah (c.c.)’dan korkması ve gözdeğmesine sebep olabilecek şeylerden sakınmasıdır. Bunun için Allah (c.c.)’ı çokça zikretmeye devam etmelidir. İnsanlardan hoşa giden bir şey gördüğü zaman Allah (c.c.)’dan, onu mübarek kılmasını dilemelidir.

Yüce Allah (c.c.)’ın, insanlara vermiş olduğu nimetlere kesin olarak hased etmemelidir. Çünkü, eğer onlara hased ederse, sanki Rabbine karşı itirazda bulunmuş gibi olur.

ÜZERİMDE NAZAR VAR DİYORSANIZ veya BU DURUMDAN ŞÜPHELENİYORSANIZ ZAMAN KAYBETMEDEN 

ABDULKADİR HOCA İLE İLETİŞİME GEÇİN

Nazar

                                                                                                                                                       

   NAZAR NEDİR

Arapçada “bakış, fikir, düşünme, mülahaza, niyet, dikkat, iltifat, teveccüh” olarak kullanılan nazar, Türkçede anlam değişikliğine uğramış ve “Ayn = Göz” kelimesi karşılığında kullanılmaya başlanmıştır.

Nitekim Araplar, göz değmesi için “İsabet’ül-ayn” tabirini kullanırlar. Nazar kelimesi Türkçede “Kem Göz” anlamına gelmekte “nazara gelme, nazara uğrama, nazar değme ve nazar etme “şeklinde kullanılmaktadır.

Bu noktada insanın yaradılışı özelliği, dış dünyayla iletişimi kuran gözlerin elektromanyetik ışınlar yolladığı dalga boyu, radyo dalgalarıyla enfraruj (kızılötesi) dalgalar arasındadır.

Nazar, bilerek ya da bilmeyerek, düşünce yoluyla gönderilen bu enerjilerin uyum sağladıkları her şeyin üzerine sinmesi ve etki etmesidir. Bu enerjiler, “Negatif” (olumsuz) olduğu gibi, “Pozitif” (olumlu) de olabilir. Örneğin, çok sevdiğiniz bir kimseye yönelttiğiniz sevgi dolu düşünce enerjisi, onun “AURA” sında (insan, hayvan ve bitkilerin çevresinde oluşan ışın duvarı, ışıklı haleler) koruyucu bir form oluşturur.

Demek ki nazar; bir kişinin diğer bir kişiye iyi veya kötü yönde etkide bulunması demektir. Düşünce yoluyla beynimizden, bilinç altımızdan çevreye çeşitli güçte tesirler yayarız. Bu enerjiler bizim istek ve niyetimize göre türlü şekilde etkiler yaratırlar

KUR’AN-I KERİM’DE NAZAR

Kur’an-ı Kerim nazardan söz ederken açık ve kesin bir hüküm bildirmemekte, buna karşı hadisler, kesin bir ifadeyle nazarın gerçek olduğunu bildirmekteler.

“Ümmetimin başına gelen musibetlerin üçte biri nazar değmesindendir.” (C. Sağir: 1315)

Hz. Aişe (R.A.)’dan rivayet olunduğuna göre Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuşlardır; “Nazardan Allah’a sığınınız, çünkü nazar (göz değmesi) haktır (gerçektir)”.

 

İbn Abbâs’tan (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Nazar (Göz değmesi) gerçektir. Eğer kaderin önüne geçecek bir şey olsaydı nazar onun önüne geçerdi…” (Müslim, Selâm, 42)

Ebû Hüreyre’nin (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kim düğüm yapar sonra ona üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa şirk koşmuş olur. Kim de (kendisini koruması için nazarlık ve benzeri) bir şey takarsa, o taktığı şeyin korumasına havale edilir.” (Nesâî, Muhârebe, 19)

İslamda göz değmesi (nazar) vardır. Ancak, nazar boncuğu takmak batıl inançlardan sayılmıştır. Nazar kavramının psikolojideki ifadesi psikokinezidir. Nazar olayında iyi niyet ve yoğuşmaya göre alıcı ile verici uçlardan geçen bir “ark” oluşmaktadır. Gıpta, övünme, imrenme gibi dostça duygular, hatta ebeveynlerin; çocuklarına sevgisi, Nazarın küçük dozda uğratma sebebidir. Nazara uğrayan kişi, çok sık esner ve sıkılır. Asıl uğursuz nazar, “haset” duygusundan gelişir. Bu duyguda, düşmanlık, kin ve intikam mevcuttur. Nazarın dozajında bu haset duygusunun şiddeti çok önemlidir. Haset duygusu ne kadar şiddetli olursa, Nazarın gücü de o kadar şiddetli olur.

NAZAR’IN ETKİSİ

Nazar oldukça güçlü bir enerjidir. Bu enerji fiziki hiç bir etki olmadan bir vazoyu kırabilecek kadar güçlü olabilir. Eğer bu enerjileri alan kişi negatif düşüncelere açıksa, nazar etkisini olumsuz yönde gösterir. Bu yoğunlaştırılmış bir enerjidir. Nazar, düşünce enerjisinin harekete geçerek, konsantrasyon yoluyla karşı tarafı etkilemesidir. Fakat bu çoğu kez farkında olmadan yapılır.

Parapsikoloji dilinde “Psikokinezi” denilen nazar, bir tür büyülemedir. Baktığımız kişilerden veya eşyalardan çok defa gözlerimizi alamadığımız olur. Gözler rûhi fonksiyonları ve beyin gücünü en rahat ve en tesirli şekilde kullanabildiğimiz organlarımızdır. Bilim adamlarının da tespit ettikleri gibi göz yoluyla bir çeşit hipnoz olayı gerçekleşmektedir. Yılan; fareyi, kuşu ve diğer avlarını böyle yakalar. Gözlerinden gönderdiği zehirli ışınlar yoluyla avının beyin fonksiyonlarını bozmakta ve talihsiz av, bir anlık göz göze gelmenin bedelini hayatıyla ödemektedir.

İşte aynen insanlar için de geçerli olan bu husus, göz yoluyla karşı tarafa zarar verebilmektedir. İnsan özellikle kıskançlıkla ve kötü niyetle, yani kem gözle bir şeye baktığı zaman daha çabuk zarar verebilir. Bu yüzden kişinin beğendiği bir şeye ısrarla bakması halinde ona “Maşaallah; Allah dilemezse hiç bir şey olmaz” veya “Barekallah; Allah’ın bereketi üzerine olsun” demesi tavsiye edilmiştir.

 

 

ÜZERİMDE NAZAR VAR DİYORSANIZ veya BU DURUMDAN ŞÜPHELENİYORSANIZ ZAMAN KAYBETMEDEN 

ABDULKADİR HOCA İLE İLETİŞİME GEÇİN